28 Kasım 2015 Cumartesi

Başlık yok

Kendi yaşamına saygı duymayan insanlardan yoruldum, çaresizliği kabul etmiş insanlardan, kendilerine bunu layık görenlerden. Kim bilir hangi anda bu korkuyu kırması için kapısını çalmıştı hayat, hangi anda kaçırmıştı çağrıları ve şimdi böyle bazen sanki dünyayı devirmiş gibi bazense hep dayak yemiş gibi, bir o yana bir bu yana kendisi duvardan duvara vurup çiğniyordu..

Kesinlikle bir açıklaması vardır muhterem psikologlarımızın buna. Ama hiçbir zaman çare olamazlar bu yaraya, hiçbir zaman. Çünkü onlar da yaranın ta kendisidir, bölücüdürler eti etten ayırabilen bir bıçak gibi keserler, sseni, sana olan saygını ve diğerleriyle olan irtibatını. Bu hep böyledir işte, bir şekilde, her zaman  buraya çıkarız, kesinleşir, katılaşır, parçalanır sonra dağılırız. Ve ben yoruldum, kendini yaşatmayı bilmeyen insanlardan yoruldum. Kendinden önce hep bir şekilde töreyi ve adeti düşündüler, önce alışkanlıklar önce şekiller ve kesin olarak karar verilmesi gerekenler. Ne zaman karşı karşıya gelsek bir aileyle, lanet olasıca aileler bana bunu hep hissettirdiler. Ne zaman görsem yaşlı bir kalp, ayakta ve dik durmaya çalışır; aynı zamanda beni yargılar ve eleştirmeye çalışır, işte o zaman tüm enerjim ona kadar ve işte sır budur; o neyden beslenir bilmem ama genelde benden beslenir ve ben de her nedense tüm enerjimi ona ellerimle veririm. Belki de en çok bu laf anlamayan halim beni yorar.

Kendinden önce taşıdığı sıfatlarla ilerlerken insan,bir gün her şey sıyrıldığında kılıfından buraya benzer olacağını düşünür sanırım ya da düşünmez. Muhtemelen pek üstüne düşünmez ama yine de neden önünde o koca önlükle gezer?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bana Yazın!

Ad

E-posta *

Mesaj *